YÖRESEL ET ÇORBALARI
YÖRESEL ET ÇORBALARI
Türk Mutfağında Etli Çorbaların Yeri ve Önemi
Kökeni tarih öncesi çağlara kadar giden bir gelenek de avın iç organlarının çok değerli
sayılarak, ava son öldürücü darbeyi vuran avcıya verilmesidir. İnsanların avcılık ve
toplayıcılık ile geçindikleri dönemlerden kalan bu gelenek Türklerde de geçerlidir. Sakatat
tüketimi bir anlamda özel bir ödülle gelen ayrıcalığı belirtir. Bugün sakatatın o kadar popüler
olmaması bu gerçeği elbette değiştirmez. Sakatatın kullanım alanlarında en ilginç örnekleri
çorbalarda görülmektedir.
İmparatorluk mutfağından günümüze kalan en güzel örnek de
işkembe çorbasıdır. Bu çorba bugün bile İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde hala
özel dükkanlarda hazırlanıp satılan ve çok rağbet edilen çorba çeşitlerindendir. Buna karşılık
ciğer çorbası ise unutulmaya yüz tutmuş çorba çeşitlerindendir. Ciğer çorbasının bir özelliği
de çorbalarda büyük olasalıkla Bizans’tan bize gelen ünlü “terbiye”nin bu çorbada
kullanılmış olmasıdır. Yemeğin pişme suyu ile koyulaştırıcı özelliği öteden beri bilinen
yumurta sarısı ve sirke ya da günümüzde giderek limon suyunun da bileşiminden oluşan,
ekşi, yemeği koyultan ve kadifeleştiren bu sos gerçekten bizim mutfağımızın en seçkin
özelliklerinden biri olmayı sürdürür.
Terbiye kullanımı yalnızca ciğer çorbasıyla sınırlı
değildir. Örneğin, işkembe çorbası terbiyeli olarak da hazırlanmaktadır. Terbiye etmek, bazı
etli dolma çeşitleri ve sulu tencere yemeklerinin birçoğu için de gelenek bakımından
neredeyse bir zorunluluk sayılır.
Piliç çorbasının birçok mutfakta benzerlerini görmek mümkündür. Ancak Türk
mutfağındaki tariflerde yerel bazı özelliklere rastlanmaktadır.
Türklerin Osmanlı İmparatorluğu döneminde büyük çapta yerleşik bir topluluk
durumuna geldiği ve imparatorluğun Akdeniz’i Romalılardan sonra bir kez daha “Mare
Nostrum” (bizim deniz) diye anılacak biçimde çevrelediği bilinen bir gerçektir. Ancak kıyı
kentlerinde oturanlar balığa ve diğer deniz ürünlerine eğilim gösterseler de balık ve deniz
ürünlerine Türklerin genelde ilgi duymadıkları da söylenebilir. Bu bir ölçüde doğru olmakla
birlikte, o dönemde balığının tazeliğini korumak bakımından yeterli teknolojiyi sunmadığını
da hatırlamakta yarar vardır.
Diğer komşu kültürlerin balıklardaki bu tazelik eksikliğini sosla
ve yoğun baharatla kapatma yöntemleri herşeyin taze ve basit tekniklerle pişirilmiş olmasını
esas kabul eden dönemin Türk mutfak anlayışıyla bağdaşmamıştır. Ama yine de balığın ve
deniz ürünlerinin taze olarak bulunabildiği yerlerde ve özellikle saray mutfağında bu nadide
yiyecekler yeterince kullanılmıştır. Balık ve deniz ürdünlerinin alışılagelmiş yemeklerinin
yanı sıra çorbalarının da varlığını eski kaynaklardan biliyoruz.
Yöresel Etli Çorbalara Örnekler
- Düğün Çorbası
- Yuvalama Çorbası
- İşkembe Çorbası
Terbiyeli işkembe çorbası
Kelle Paça Çorbası
Köfteli çorba (Tekirdağ)
Hayır çorbası – Kahmi (Adana)
Hamur çorbası (Balıkesir)
Kulak çorbası (Malatya)
Namaz çorbası (Adana)
Öz çorbası (Gaziantep)
Sulu yayım (Karabük)
Tavuklu pirinç çorbası (Adana)
Yorumlar
Yorum Gönder