SU
SU
Suyun Önemi
Su bütün canlıların yapılarının en büyük bölümünü oluşturan önemli bir maddedir.
İnsan, besin almadan haftalarca canlılığını sürdürmesine karşın, susuz ancak birkaç gün
yaşayabilir. Vücut suyunun %10 kaybı yaşamsal tehlike yaratır.
İnsan vücudundaki su oranı, yaşa, cinsiyete, şişmanlık ve zayıflık gibi özelliklere göre
değişmektedir. Yetişkinlerin vücut ağırlığının %50-65 ‘i sudur.
Vücutta yağ oranı arttıkça su
oranı düşer. Yaşa paralel olarak da su oranı azalmaktadır. Örneğin, bebeklerde su oranı vücut
ağırlığının %75 iken bu oran yaş ilerledikçe %50’ye kadar düşebilir.
Su vücudun her yanına dağılmıştır Su oranı, kas, karaciğer, böbrek gibi organlarda
yüksek, kemik ve dişlerde düşüktür. Vücuttaki su vücut sıvıları olarak belirtilir.
Hücre içi ve dışında bulunan vücut sıvıları hacim yoğunluk mineraller bakımından
dengede tutulur. Bu dengenin sağlanmasında değişik organlar ve sistemler görev alır.
Temiz Suyun Özellikleri
• Kokusuz, renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır
.
• Fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler içermemelidir.
• Hastalık yapıcı mikroorganizmalar içermemelidir
• Yeterli derecede yumuşak olmalıdır.
• Hidrojen sülfür, demir ve mangan gibi elementleri ihtiva etmemelidir.
• Suda sağlığa zararlı kimyasal maddeler bulunmamalıdır.
Vücut Çalışmasındaki Görevleri
• Besinlerin sindirim, emilim ve hücrelere taşınmasında,
• Besin öğelerinin hücrelerde metabolizmaları sonucu oluşan artık
ürünlerin, akciğer ve böbreklere taşınarak vücuttan atılmalarında,
• Vücut ısısının dengelenmesinde,
• Eklemlerin kayganlığının sağlanması ve elektrolitlerin taşınmasında,
görev yapar
.
• Su hücrelerdeki biyokimyasal tepkimelerin oluşabileceği sıvı bir ortam
oluşturur. Hücre çalışmaları su içinde çözünmüş maddelerle sürdürülür.
Suyun Kaynakları
İnsan su gereksinimini içeceklerle(özellikle içme suyu), besinlerle, metabolizma
sonucu oluşan su ile olmak üzere üç kaynaktan karşılar. İçme suyu, elde edildiği kaynağa ve geçirildiği işlemlere göre farklı miktarda flor,
kalsiyum, demir, sodyum ve magnezyum gibi mineraller içerir. Yeraltı kaynaklarından elde
edilen sular daha yüksek mineral yoğunluğuna sahiptir.
Suyun yumuşak ve sert olması içindeki mineral miktarına göre değişmektedir.
Sert
sular daha fazla kalsiyum ve magnezyum içerirken, yumuşak sular daha fazla sodyum içerir.
Büyük şehirlerde şişe ve musluk sularının her ikisi de güvenli ve sağlıklıdır. Ancak
suda kurşun olduğu endişesi taşınan yerlerde, şişe suyu özellikle hamile kadınlar ve çocuklar
için iyi bir seçenektir.
Şehirlerde su şebekesine bağlı musluk suyunun güvenli kullanılabilmesi ve birçok
hastalığa neden olan bakterilerin öldürülmesi için klor kullanılır. Klorlama ile suyun
dezenfeksiyonu sağlanır ve halk sağlığını bozan birçok sorundan korunulur.
Şişe sularının etiketlerindeki kaynak suyu, mineral su gibi ifadeler kesinlikle doğru
olmalıdır.
Etiket bilgilerine dikkat edilmelidir. İçmeye uygun suyun pH’ı (asitliği) nötr
olmalıdır.
Besinlerin ve yemeklerin türüne göre içerdiği su miktarı değişiktir. Karpuz, kavun,
portalal gibi meyvelerde ve taze sebzelerde su oranı yüksektir. Taze sebze ve meyveler, sulu
yemekler yenildiğinde, su ihtiyacının çoğu karşılanır.
Besin öğelerinin vücutta oksitlenmesi sonucu(enerji oluşumu) az miktarda su oluşur.
Buna metabolik su denir. Metabolik su vücutta oluşan enerji miktarına göre değişir.
Vücuda içeceklerle ve yiyeceklerle alınan suyun çoğunluğu ince bağırsaklardan
emilerek vücut sıvılarına katılır. Hücre içinde oluşan metabolik su da vücut sıvılarına karışır.
Su İhtiyacının Karşılanmasında Temel İlkeler
Enerji harcamasına göre her kalori için yetişkinlerin ortalama 1 ml, bebeklerin ise 1,5
ml kadar su alması gerekir. Fazla protein, tuz, kusma, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak
çevrede çalışmak gibi durumlar su ihtiyacını artırır.
Su ihtiyacını karşılarken besin değeri olmayan kolalı içecekler, çay ve benzeri yerine
ayran, süt ve taze meyve suları içmek daha besleyici ve ekonomiktir. İçilen suyun mikropsuz
ve temiz olmasına özen gösterilmelidir.
Vücut, su yetersizliğine çok dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok olduğu
durumlarda, zamanında su verilmezse yaşam tehlikeye girer. Su eksikliği ve vücut suyunun
azalması durumunda (dehidratasyon ) su ve elektrolitler yeterince karşılanamazsa vücut
çalışması bozulur. Özellikle küçük çocuklar ve yaşlılar su kaybına karşı çok duyarlıdır. İshal,
kusma gibi su kaybının arttığı durumda vücut suyunun azalmaması için su, tuzlu ayran ve
sulu besinlerin tüketimi artırılmalıdır.
Günlük Su Gereksinimi
Yetişkin insan içeceklerle ortalama günde 1000 ml ve yiyeceklerin bileşiminden de
1200 ml civarında su alır. Vücudumuzda su alımının yeterli olup olmadığını anlamanın en
etkili yolu idrara dikkat etmektir. Açık renkli idrar su ihtiyacını doğru karşıladığımızı
gösterir. Eğer idrarımız koyu renkli ise bu yeterince su almıyoruz anlamına gelir.
Yeterli su içmemek cildin kurumasına, kırışmasına, saçların matlaşmasına, hâlsizliğe,
kabızlığa neden olur.
Böbreklerden idrar, bağırsaklardan dışkı, akciğerlerden solunum, deriden terleme
yoluyla her gün 1,5 litre su kaybederiz. Kaybolan suyu yerine koyabilmek için günde
vücudumuza 2-2,5 litre su almalıyız. Bu ise 8 -10 bardak suya denktir.
Yorumlar
Yorum Gönder